Deniz Özgökbel

Karagöz ve Kukla Sanatçısı

Vinaora Nivo SliderVinaora Nivo SliderVinaora Nivo SliderVinaora Nivo SliderVinaora Nivo SliderVinaora Nivo SliderVinaora Nivo SliderVinaora Nivo SliderVinaora Nivo SliderVinaora Nivo SliderVinaora Nivo SliderVinaora Nivo SliderVinaora Nivo Slider

Karagöz

Karagöz Nedir? Efsanesi, Tarihi, Oyun bölümleri, Karakterler

Deniz Özgökbel, 2012 yılı ramazan ayı için TRT BELGESEL kanalı için 30 bölümlük "Ramazanın Hayali Karagöz" isimli bir karagöz programı çekmiş olup hala TRT kanallarında Ramazan aylarında ve çeşitli zamanlarda yayınlanmaktadır.

Farklı birkaç bölümü YOUTUBE kanalımızda bulabilirsiniz.

Zeybek bölümü için tıklayınız...

Kanto bölümü için tıklayınız...

 

 

MİLLETLERARASI KUKLA VE GÖLGE OYUNU BİRLİĞİ
(UNIMA - UNION INTERNATIONAL DE LA MARIONETTE)

1929 Yılında Çekoslavakya, Sovyetler Birliği, Romanya, Avusturya, Almanya, Yugoslavya, Fransa ve Bulgaristan gibi ülkelerin temsilcilerinin katıldığı toplantıda UNIMA’nın kuruluş çalışmaları başlatılır. Aynı yıl Paris’te, 1930’da Fransa’da ve 1933 yılında Yugoslavya da toplantılar sürdürülür.

Kukla ve Gölge Oyunu Sanatlarıyla Ulusların birbirlerini tanımalarına hizmet etmek, dostluk ve kardeşliği pekiştirmek, barış içersinde bir arada yaşamlarına katkı sağlamak, kukla ve gölge oyunu sanatıyla ilgilenen sanatçı, araştırmacı, uzman, yazar, bilim adamı ve teknisyenlerin birbirleriyle bilgi alışverişinde bulunmalarını sağlamak amacıyla kurulan UNIMA, gün geçtikçe gelişerek uluslar arası örgütlenmesini genişletmiştir. Bu gün yaklaşık yüz ülkenin üyesi olduğu UNIMA’nın Merkezi, Fransa’nın Charleville Mezieres kentinde bulunmaktadır.

UNIMA TÜRKİYE MİLLİ MERKEZİ

Zengin ve köklü bir kukla ve gölge oyunu geleneğine sahip olan Türkiye’nin, UNIMA içerisinde yer almasının yararı uzun yıllar tartışılmış ama bir türlü olumlu çalışmalar yapılamamıştır. Türkiye’nin UNIMA Mîlli Merkezini kurarak UNIMA’ya üye olmasını ülkemizdeki gölge ve kukla tiyatrosu geleneğini bilen yabancı dostlarımız daha çok istemişlerdir.

Konu; Kültür Bakanlığınca 23-27 Ekim 1982 tarihleri arasında Ankara’da toplanan I. Mîlli Kültür Şurası’nda ele alınarak UNIMA Türkiye Mîlli Merkezinin kurulması çalışmalarına başlanması konusunda tavsiye kararı alınmıştır.

Çeşitli nedenlerden dolayı gerçekleştirilmeyen kuruluş çalışmaları, 1988 yılında Kültür Bakanlığı Mîlli Folklor Araştırma Dairesi Başkanlığının çalışmaları üstlenerek yürütmesiyle sonuca ulaşmış ve UNIMA Türkiye Milli Merkezi 27.09.1990 tarih ve 90-1013 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla 2908 sayılı Dernekler Kanununun 11. ve 12. maddelerine göre kurulmuştur. Türk kukla ve gölge oyunu sanatlarını yurtiçinde ve yurtdışında, diğer milletlerin kukla ve gölge oyunlarını da ülkemiz de tanıtarak, bu sanatların araştırılmasını, geliştirilmesini, korunmasını ve yaşatılmasını sağlamak amacıyla kurulan merkez, kısa sürede kukla ve gölge oyunumuzun yurtiçi ve yurtdışında tanıtımı, sanatçıların haklarının savunulması, sanatın geliştirilmesi, yaygınlaştırılması konularında bir çok çalışmaları gerçekleştirilmiştir. 1997 yılında Bursa Şubesi, 2009 yılında ise İstanbul şubesi kurulur.

 

UNIMA Genel Merkezi 

http://www.unima.org/

UNIMA Türkiye Resmi Sitesi

http://www.unima.org.tr/

UNIMA Bursa Resmi Sitesi

http://www.unimabursa.org

 

Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Teşkilatı (UNESCO); 17 Ekim 2003 tarihinde Paris’te düzenlenen 32. Genel Konferansı’nda, Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi’ni kabul etmiştir.

Bu sözleşme ile birlikte; "UNESCO Somut olmayan Kültürel Mirasın Korunması Hükümetler arası Komitesi", 28 Eylül'de Abu Dabi'de yapılan 4. olağan toplantısında, Bakanlık tarafından sunulan "Karagöz Gölge Oyunu" ile ilgili başvuruyu kabul ederek, Geleneksel sanatlarımızdan olan Karagöz’ü,  İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası" temsili listesine almıştır. Böylece, Türkiye'nin kültürel mirası, UNESCO tarafından İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesine kaydedilmiştir. 

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın, 4848 Sayılı Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanununun 13. maddesine göre Araştırma ve Eğitim Genel Müdürlüğü icracı birim olarak çalışmalarını sürdürmektedir.

Deniz Özgökbel; 2011 yılından itibaren "Somut Olmayan Kültürel Miras Taşıyıcısı" Karagöz ve Kukla Sanatçısıdır.

 

SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL MİRAS

Somut Olmayan Kültürel Miras (SOKÜM) UNESCO tarafından; toplulukların, grupların ve kimi durumlarda bireylerin, kültürel miraslarının bir parçası olarak tanımladıkları uygulamalar, temsiller, anlatımlar, bilgiler, beceriler ve bunlara ilişkin araçlar, gereçler ve kültürel mekânlar biçiminde tanımlanmaktadır. 

Kuşaktan kuşağa aktarılan bu miras, toplulukların ve grupların çevreleriyle, doğayla ve tarihleriyle etkileşimlerine bağlı olarak, sürekli biçimde yeniden yaratılır ve bu onlara kimlik ve devamlılık duygusu verir; böylece kültürel çeşitliliğe ve insan yaratıcılığına duyulan saygıya katkıda bulunur. 

Somut Olmayan Kültürel Miras Alanları

a) Somut olmayan kültürel mirasın aktarılmasında taşıyıcı işlevi gören dille birlikte sözlü gelenekler ve anlatımlar (destanlar, efsaneler, halk hikayeleri, atasözleri, masallar, fıkralar vb.),

b) Gösteri sanatları (karagöz, meddah, kukla, halk tiyatrosu vb.),

c) Toplumsal uygulamalar, ritüeller ve şölenler (nişan, düğün, doğum, nevruz, vb. kutlamalar),

d) Doğa ve evrenle ilgili bilgi ve uygulamalar (geleneksel yemekler, halk hekimliği, halk takvimi, halk meteorolojisi vb. ),

e) El sanatları geleneği (dokumacılık, nazar boncuğu, telkari, bakırcılık, halk mimarisi). 


Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesinin Amaçları

• Somut olmayan kültürel mirası korumak;

• Somut olmayan kültürel mirasın taşıyıcısı konumundaki toplulukların, grupların ve bireylerin somut olmayan kültürel mirasına saygı göstermek;

• Somut olmayan kültürel mirasın önemi konusunda yerel, ulusal ve uluslararası düzeyde duyarlılığı arttırmak ve karşılıklı değerbilirliği sağlamak;

• Uluslararası işbirliği ve yardımlaşmayı sağlamak.(ortak dosya)

“Koruma” terimi, somut olmayan kültürel mirasın yaşayabilirliğini güvence altına alma anlamına gelir. 

 

Karagöz Oyununun Bölümleri


Karagöz oyunları 4 bölümden oluşur

1. Mukaddeme: ayak basma yani başlangıç demektir. Bu bölm Nareke adı verilen zırıltılı bir düdükle perde ortasında bulunan göstermeliğin kaldırılması ile başlar. Semavi adı verilen bir şarkı okuyarak Hacivat perdeye gelir ve "Hay Hak" diyerek şiir biçiminde yazılmış bir gazel okur ve seyirciyi selamlayıp dua eder. Ardından müzikli bir şekilde Karagöz'ü çağırmaya başlar. Buna Teganni denir. Karagöz'ü kızdırıp perdeye getirmesine de Teganni denir.
2. Muhavere bölümünde Karagöz ve Hacivat karşılıklı olarak söyleşirler.
3. Fasıl: Bu bölüm oyunun ana olaylarının geçtiği bölümdür. Bu bölümde karakterler şarkıları ile perdeye gelirler ve Karagöz ile söyleşirler.
4. Bitiş bölümde kutlama yapılır. Bu bölümde oyuna göre çengi, köçek oynatılır, cambaz gösterileri ve eğlenceler olur.   

Karagöz Tekniği


Karagöz oyunlarında kullanılan iki boyutlu, yassı ve şeffaf kuklalara Karagöz tasviri denir. Bu tasvirler şeffaf büyükbaş hayvan derilerinden yapılır. Sıcağa karşı dayanıklılığı ve güzel dokusu nedeniyle en tercih edileni deve derisidir. Deri, kül, kepek ve benzeri doğal malzemeler kullanılarak üzerindeki tüylerden temizlendikten sonra iç kısmındaki yağlar da "şkır" adı verilen bıçakla kazınır ve herhangi bir yere temas etmeyecek şekilde uçlarında gerilerek kurutulur. Böyle elde edilen şeffaf deri Karagöz sanatçıları tarafından işlenerek Karagöz tasviri haline getirilir.

Karagöz tasvirleri üzerlerine dik olarak sıkıştırılan değneklerle oynatılır. Buna benzer tek örnek Çin gölge tiyatrosunun Çazhu bölgesinde görülen oynatılma tekniğidir. Mısır, Cezayir, Endonezya ve Hint geleneksel gölge oyunları siyah beyazdır. Karagöz Osmanlı İmparatorluğunun genişlemesi ile büyük bir alana yayılma imkanı bulmuştur. Bu nedenle Mısır, Suriye ve Yunanistan'da Karagöz gibi şeffaf deriden renkli gölge oyunları Karagöz, Karagiozis, Aragöz gibi isimlerle anılmaktadır. Oynatım tekniğin de Karagöz gibi dik değnekler kullanılmaktadır.


Karagöz tasvirlerini deriden yapan ve oynatan kişiye hayali denir. Hayaliler usta yanında çırak olarak başlarlar ve yetişirler.

Karakterler

Karagöz: Doğal ve yapmacıktan uzak; kimseye boyun eğmeyen; özgür, zeki, hazırcevap ve şanslı olan Karagöz, oyunun başkahramanıdır. Diğer halk masallarının kahramanlarında da bulunan bu özellikler Karagöz oyununun sevilmesinin ana nedenini oluşturmaktadır.
Hacivat: Diğer kahraman Hacivat ise, yapmacık bir nezaketle konuşur ve her şeyi ben bilirim havasındadır. Kendisi de tam bir eğitim almamasına karşın Karagöz'ü cehaleti nedeniyle küçümser.  Sürekli bir işi olmasa da arada sırada bulduğu geçici işleri Karagöz'e yaptırmaya çalışır. Karagöz'ü sürekli eleştirmesine rağmen ondan da vazgeçemez. Gösteriyi başlatan hep Hacivat olur.
Mahalli Karakterler: İstanbul'da yaşayan karakterledir. Kadınlara zenne, genç erkeklere çelebi denir.
    Tiryaki, yaşlıdır ve uyumak için ilaç kullanır,
    Külhanbeyi Yada Matiz, içkici ve kavgacı mahalle kabadayıları,
    Beberuhi, yaşı ilerlese de zekası gelişmemiş, kambur ve cüce,
    Hımhım, burnundan konuşan,
    Bacı, siyahi yardımcı,
    Arap Köle, ev işlerine yardım eden karakterdir.
İstanbul dışından Gelen Osmanlı Karakterler: Anadolu'nun değişik bölgelerinden değişik lehçlerle konuşanlar ile Balkanlar ve Trakya'dan gelen karakterlerdir. Trakyalı Hüsmen, Arnavut Bayram Ağa, Antepli Memo, İzmirli Efe, Bolulu Memiş bu gruptandır.
Osmanlı Dışından Gelen Karakterler: Osmanlı imparatorluğu dışından İstanbul'a daha çok ticaret için gelen karakterlerdir. Ak Arap, Arap, Medineli Dilenci Arap gibi.
Gerçeküstü Karakterler: Sihir, büyü ile değişen karakterler olduğu gibi cadılar, cinler, ejderhalar da görülmektedir.
Hayvanlar: Karagöz oyunlarında deve, at, eşeki köpek, kedi gibi hayvanlar da görülür. 

ESKİDEN NASIL KARAGÖZ OYNATILIRDI

 

Kırk yıllık karagözcüyüm. Kahvelerde, bahçelerde, çadırlarda, gazinolarda, sünnet düğünlerinde, okullarda, tiyatrolarda, radyolarda binlerce defa karagöz oynattım. Birçok yavruları ve büyükleri de kahkahalarla güldürdüm. İhtiyarlamadım,çünkü onlarla beraber ben de güldüm.En zevkli karagöz oynattığım zamanlar Ramazan ayları idi. Çünkü o aylarda-ne bileyim- seyirciler karagöz seyretmeye daha hazırlıklı görünüyorlardı.

Kırk yıllık karagözcü olduğumu söylerken,kırk yıl önce nasıl karagöz oynatıldığından da azıcık bahsedeyim diyorum.Hem eğlenir,gülersiniz.

 

40 YIL ÖNCE

Bundan kırk yıl öncesinde, yani birinci dünya harbi başlamadan önce İstanbul’un her semtinde birer hayâl perdesi kurulurdu.Ramazana dört gün kala herkes yerlerini hazırlar,kış mevsimi ise kahvelerde ve muntazam çadırlarda, yaz mevsimi ise hem kahvelerde hem de bahçelerde tertibat alınırdı. Zaptiye nezaretine birer dilekçe verilir, dilekçeler polis müdürlüğüne, oradan da polis merkezine ve oradan da karakollara havale edilir,tahkikat başlardı. Karagöz oynatmak için zaptiyenin ileri sürdüğü şartlar da şöyle:

 

1)Oyun yerleri cami, tekke ve mekteplere en az kırk metre uzakta olacaktır.

2)Bu yerleri tutanlar eshabı namustan olacak ve hiçbir suç ile mahkum bulunmayacak.

3)Karagözcünün elinde vesikası olacak.

Bu vesika Karagözcüye hükümetçe inceden inceye tahkikat yapıldıktan sonra verilirdi.Benim vesikamda neler yazılı olduğunu bilmek istermisiniz?

“Mevlevihane kapısı kurbinde Velet Karabaş mahallesinde Çarıkhane sokağında 16 numaralı hanede mukim bâlâya fotoğrafı mevzu Ali Efendiye edep ve terbiye dairesinde hikaye söylemek,meddahlık etmek ve hayâl oynatmak için müsaade edildiğini nâtık işbu vesika itâ kılındı.”

2 Nisan 1340

Polis Müdürlüğü

 

Fakat bununla iş bitti mi bakalım?..Ne gezer!..Bir dilekçe de ait olduğu Belediye Reisliğine verilecek…Haydi oraya taşınırdık.Orada da şöyle tahkikat yapılırdı:

1)Karagöz oynatılan yer sıhhate muzır mıdır?

2)Yangın olduğu zaman kaçmak için iki kapısı var mıdır?

3)Yangın söndürmek için tertibat alınmış mıdır?

Bu tahkikat da tamamlanıp ruhsat tezkeresi (yerine göre 450,300 veya 150 kuruş mukabilinde) alındıktan sonra Karagöz (yahut o zamanki tabiriyle hayâl) oynatmaya mezun olurduk.Ama bütün bu işler Ramazana on gün kalıncaya kadar arkasını kovalamak suretiyle zor biterdi. Ha şunu unuttum, Karagöz oynatmak için aldığımız izin tezkeresine para verdikten sonra, Darülacezeye da aynı miktarda bir şey öderdik.Ama bunu seve seve verirdik.Çünkü-takılmak gibi olmasın ama-bir çok “hayâli”lerimiz, yani karagözcülerimiz gözlerini Darülacezede kapamıştır.

Hayâli Küçük Ali (Mehmet Muhittin Sevilen 1886-1974)

< !--[if gte mso 9]> Normal 0 21 false false false MicrosoftInternetExplorer4 < ![endif]-->< !--[if gte mso 9]> < ![endif]--> < !-- /* Style Definitions */ p.MsoNormal, li.MsoNormal, div.MsoNormal {mso-style-parent:""; margin:0cm; margin-bottom:.0001pt; mso-pagination:widow-orphan; font-size:12.0pt; font-family:"Times New Roman"; mso-fareast-font-family:"Times New Roman";} @page Section1 {size:612.0pt 792.0pt; margin:70.85pt 70.85pt 70.85pt 70.85pt; mso-header-margin:35.4pt; mso-footer-margin:35.4pt; mso-paper-source:0;} div.Section1 {page:Section1;} --> < !--[if gte mso 10]> < ![endif]-->

GELENEKSEL GÖLGE OYUNU “KARAGÖZ”

Gölge oyunu tekniğinin Türk toplumunda  ne zaman kullanılmaya başlandığı hakkında kesin bir bilgi yoktur. Bir görüşe göre Çinlilerden Moğollara onlardan  da  Türklere geçmiştir.Daha sonra  da  Türk akınlarının istikametine paralel olarak batıya geçmiştir. Bu tekniğin Türk halk kültüründe ortaya çıkışı ve ne zaman "Karagöz ve Hacivat " olarak biçimlendiği hakkında değişik görüşler vardır.

< !--[if gte mso 9]> Normal 0 21 false false false MicrosoftInternetExplorer4 < ![endif]-->< !--[if gte mso 9]> < ![endif]--> < !-- /* Style Definitions */ p.MsoNormal, li.MsoNormal, div.MsoNormal {mso-style-parent:""; margin:0cm; margin-bottom:.0001pt; mso-pagination:widow-orphan; font-size:12.0pt; font-family:"Times New Roman"; mso-fareast-font-family:"Times New Roman";} @page Section1 {size:612.0pt 792.0pt; margin:70.85pt 70.85pt 70.85pt 70.85pt; mso-header-margin:35.4pt; mso-footer-margin:35.4pt; mso-paper-source:0;} div.Section1 {page:Section1;} --> < !--[if gte mso 10]> < ![endif]-->

Bunlardan en yaygın olanı; Sultan Orhan devrinde (1324-1362) Ulu Cami’nin inşaatı sırasında Bursa’da geçmiştir. Cami inşaatında çalışan demirci ustası Kambur Bali Çelebi (Karagöz) ile duvarcı ustası Halil Hacı İvaz (Hacivat) arasında geçen  nükteli konuşmaları dinlemek isteyen işçiler işi gücü bırakıp onların etrafında toplanır, bu yüzden de inşaat yavaş ilerlemiş. Bu durumu öğrenen padişah her ikisini de idam ettirmiş. (Bir rivayete göre ise Karagöz idam edilmiş, Hacivat ise hacca giderken yolda ölmüştür.) Daha sonra çok pişman olan padişahı teselli etmek isteyen Şeyh Küşteri başından beyaz sarığını çıkarıp germiş ve arkasına bir şema (ışık) yakarak ayağından çıkardığı çarıkları ile de Karagöz ve Hacivat‘ın tasvirlerini canlandırıp nükteli konuşmalarını tekrar etmiş. O tarihten sonra da Karagöz oyunları değişik mekânlarda oynanır olmuş.

Günümüzde de Karagöz perdesine Şeyh Küşteri Meydanı denir ve Şeyh Küşteri Karagözcülüğün piri kabul edilir.

"Gölge Tiyatrosu ve Karagöz" Türkler’de kimi araştırmacılara göre Orta Asya’dan itibaren oynatılmaktadır. Bu görüştekiler; kökeni Uzak doğu olarak kabul edilen gölge sanatının Çin’den Orta Asya ‘da yaşayan Türkler’e geçtiğini, göçlerle de  Anadolu’ya getirildiğini savunmaktadırlar. Bir başka görüşe göre ise yine  gölge oyununun kökeni Uzakdoğu ülkeleri olarak kabul edilmekte ve Anadolu’ya Mısır yoluyla geldiği savunulmaktadır. Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim’in 1517 Mısır seferi dönüşünde orada gördüğü ve izlediği iki gölge sanatçısını İstanbul’a getirmesiyle Türklerin gölge sanatıyla tanıştığı anlatılmaktadır. Karagöz hakkında ilk kesin belge şehzadelerin sünnet şölenini anlatan 1582 tarihli Surname-i Humayun'dadır.

17.yüzyılda Karagöz ile ilgili daha fazla bilgiye rastlanmaktadır. Evliya Çelebi gibi yerli yazarların eserlerinden ve o çağda İstanbul da bulunmuş Avrupalıların anı ve gezi kitaplarından öğrenildiğine göre; ramazan eğlenceleri yapılan kahvehanelerde, başka zamanlarda da evlenme, doğum, sünnet düğünü vs. sebebiyle saray, konak ve evlerde yapılan şenliklerde oynatılan bu oyunlar Osmanlı toplumunun belli başlı eğlencelerinden biriydi.

 


 

18. yüzyıldan itibaren kesin biçimini alan Karagöz halkın en sevilen eğlence türlerinden biri olmuştur.

19.yüzyılda da Karagöz ve Gölge Tiyatrosunun halk toplantılarının gözde eğlencelerinden olduğunu yerli ve yabancı kaynaklardan öğreniyoruz.

Karagöz sanatının Hindistan’dan batıya göç eden çingeneler yoluyla ya da İspanya'dan göç eden Yahudiler yoluyla Anadolu'ya geldiğini söyleyenler de çıkmıştır ancak bu tür görüşleri ortaya atanlar sağlam bir kanıt gösterememektedirler.

Yapısı itibariyle doğaçlamayla ve güncel olayların işlenmesine son derece açık Karagöz perdesi zamanının en önemli toplumsal yergi vasıtalarında biri olmuştur.

20.yüzyılın ilk çeyreğinde bir süre daha yaşayan Karagöz; tiyatronun, sinemanın, daha sonra da televizyonun hayata girmesiyle etkisini kaybetmiştir. Geleneksel Türk tiyatrosunun en önemli özelliği olan doğaçlama geleneği terk edilmiş bunun yerini batı tiyatrolarında olduğu gibi yazılı metinler almıştır.

 

Karagöz ile Hacivat gerçekten yaşamış mıdır?

Karagöz ile Hacivat’ın gerçekten yaşayıp yaşamadıkları ise hiçbir şekilde ispat edilememiştir. Bir dönem basında köşe yazarları Karagöz ve Hacivat'ın gerçek birer kişi mi yoksa bir hayal ürünü mü olduğu hakkında uzun süreli yazılar yazmışlarsa da bu konu hiç bir zaman açıklık kazanamamıştır.

Bu konuyla ilgili olarak Selim Nüzhet Gerçek, “Türk Temaşası” adlı kitabında;

...Tarihlerde, karagözün yaşadığına veya yaşamadığına dair kati hiç bir vesika olmadığına ve gördüğümüz veçhile mevcut malumatın indi bir takım mülahazalardan ibaret bulunduğuna göre bir hükmü birlikte vermeye çalışalım: … KARAGÖZ Ezelî ve ebedî bir hüviyettir. Türk, Karagözü bulmamış, almamış: onu dehasından yaratmış ve ona kendi özünden ölmez bir can vermiştir. Onu bir fanî zannetmek, ona bir mezar düşünmek onu küçültmek, onu öldürmektir.

Karagöz sanatımızın sadece  tarih kitapları arasında kalmaması ve geleneksel tiyatromuz içindeki eski saygın ve yaygın konumunun yeniden elde edilebilmesine yönelik çalışmalarımızın bu amaca gerçekten hizmet etmesi dileğiyle……

 

İYİ SEYİRLER

 

 

Projelerimiz

Okullarda Karagöz

Okullarda Karagöz Gösterileri hakkında Milli Eğitim Bakanlığının yayınladığı UNESCO Türkiye Milli Komisyonunun tavsiye ve izin yazıları..

   

Kukla

 


Telif Hakkı © 2013. Gölge Gösteri Sanatları. Tüm Hakları Saklıdır.